8 Mart 2012 Perşembe

yalnızlık marşları

şimdi sen bir devlet olsan çok tutulursun
bir çok sorusu olan çözümler bulursun
bulursun bu kadar niye gelmedin biraz
böylece sonraki şimdilere uğurlanırız
şimdi elinde mızrak olanlara deştirirsin böğrümü
okunaksız yazılar yazarsın camlara yağmurdan
deli edersin sen bizi mutfaklarla çamaşırlarla
kışın uzun geçer bahar topallar
ve boş bir yolda biraz çok beklemiş kalarak
unuturuz seni de hayli hayli
toparlarız renkleri dengeleriz skoru
kurutulmuş günler sorarız annemizden

yaşamak vaktine geç kalmış otel yorgunlarıyız
ki öyle sarmaşığız, dallarımız bitmek üzre
sonra benim sezen aksu bileklerim de incelir
sonra bir tapanca beni nişan alır
saklanmayı başaramadığımız sokakların öksüzleri gibi
vuruluruz karanlıkta

çünkü geç kalmayı öğrenemeyecek kadar mecnun değiliz
tersinden okuyanlar için sigaralarımız yanar
çatık kaşlı babalar bıyıklarını uzatırken çocuklara
saatin tik tak’ları dökülüverir halıya
halı temizlenmez radyoda söylenen şarkılarla
bahçeye çıkılır kızgın ve geri dönülür kızgın
ve vuruluruz karanlığa uzayan aralarla
gelmeyeceğini bildiren evlerin yüksek katlarında
gelmeyeceğini bilen evlerin tehlikeli odalarında

erkan can

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder