24 Kasım 2020 Salı

YALNIZCA EDEBİYAT'IN

                           

"Süleyman Unutmaz, Eski Bir Yaz Vakti İçin Mektuplar'da yalnızca Edebiyat'ın dindireceği ruhlara aşktan, memleketten, taşradan, gençlikten, edebiyattan, hayallerden ve hakikatten söz ediyor. "
"Fena, Köpeklerin Kalbi ve Süleyman’ın Kitabı’ndan sonra edebiyatın ve yazının damarlarına yapılan yolculuklarla dolu yazılar."

7 Kasım 2020 Cumartesi

ESKİ BİR YAZ VAKTİ İÇİN MEKTUPLAR


 



Eski Bir Yaz Vakti İçin Mektuplar 

4. Kitabımdır. Yazılarım, denemelerim, hikayelerimdir.

Canımdır.

4 Kasım 2020 Çarşamba

içre

                                     

Çocuğum geceleri hatıran
Tamamlar yarım kalmış masallarımı.
Renk içinde mevsimler hatırlarım,
Mevsimler ki okşar dallarımı.

Çocuğum, sabahları mektebin,
Çınlar uzak camiler gibi içimde.
Ki ben bir akşamüstü terk ettim,
Aşka ait arzular, kimde?

Çocuğum öğleüstü elbisen,
Parlar, vakta ait, nur gibi.
Garip gölgelerde sandallar dolaşır,
Ve bir nedamete bağlar dalgalar, kalbi.

Ve hayatı dehşetle hissederim
Bahçendeki ağaçlar uyudu mu.
Çocuğum geceleri yatağın,
Çağırır bir ninniye, vücudumu.

Dağlarca

3 Kasım 2020 Salı

sana,bana,vatanıma,ülkemin insanlarına dair

 

``Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim.

 

Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağa ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

 

İçimde kaynayan bir mahşer var
Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
Ya da çamaşır sererken bahçelerinde
Birden alıverirler kara haberini
Okul dönüşü bir trafik kazasında
Can veren oğullarının.

 

Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
Örneğin hind okyanusu gibi derin
İsyanın kapkara sularına dalan.

 

Nice akşamlar bilirim ki
Karanlığını
Bir millet hastanesinde
Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
Başını kalorifer borularına gömmüş
Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
Haber sormaya korkan
Genç kızların yüreğinden almıştır.

 

Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında
İstanbuldan çıkıp diyarbekire doğru
Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

 

Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiğit köy delikanlılarının
İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan

Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
Mavzerinin demirini alnına dayamış
Yüreği susuzluktan bunalan
İçinden mahpushane çeşmeleri akan
Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
Apansız silahına davranan
Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
Yazlar bilirim memleketime özgü.

 

Güzler bilirim ülkeme dair
Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
Kalbim gibi
Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocukları
Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

 

Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri akdeniz gibi geniş, soluğu afrika gibi sıcak
Göğüsleri çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

 

İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harb düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

 

Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

 

Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
Can kuşum umudum canım sevgilim.

 

Erdem BAYAZIT

Bülbülderesi, 1971


 




1 Kasım 2020 Pazar

VAHİM

                                        


en güzel halin bile neden bu kadar sarsak
korkarım öleceksin ecelin oluşmadan
arıt mistik olanı kalbine materyal bul
oturum kapanacak sen daha söz almadan


......