24 Mayıs 2021 Pazartesi

ispanya, dikkat et!



İspanya, dikkat et, en içindeki İspanya'na!
Dikkat et, çekiçsiz orağa!

Dikkat et, oraksız çekice!
Dikkat et, istemiyerek kurbana,
istemiyerek cellâda,
istemiyerek umursamaza!
Dikkat et, horoz ötüşünden önce
seni üç kez tanımıyacak olana
ve seni bundan sonra bile üç kez tanımamış olana!
Dikkat et, kaval kemiği olmayan ölü kafatasına
ve kafatası olmayan kaval kemiğine!
Dikkat et, yeni güçlülere!
Dikkat et, senin ölülerini yiyene
ve yaşamlarını ölüler gibi yutana
Dikkat et, pek koyu particilere!
Dikkat et, havanın bu yanındaki göğe
ve göğün öte yüzündeki havaya!
Dikkat et seni seven herkese
Dikkat et, kahramanlarına!
Dikkat et, ölülerine!
Dikkat et, cumhuriyete!
Dikkat et, geleceğe!

César VALLEJO

Çeviri : Yıldırım DAĞYELİ

23 Mayıs 2021 Pazar

şiirin zaman'ı



Ağaç
kuşlarını toplamış başına
bakıyordu denize bir atmacanın
avına bakışı gibi
ve sen ağacın altında
budaklı sırada
bir köşkün küllerine basıyordun
yangından sonra
güneş batabilirdi
ey gözleri sudan sarı,
ay doğabilirdi
ey gözleri geceden karanlık
ama bir kaya gibi koruyordu seni
şiirin aşınmaz Zaman'ı.

Oktay Rifat
Dilsiz ve Çıplak
1984

22 Mayıs 2021 Cumartesi

bu kentte

                                 


Biz yazdık bu kenti böyle dolambaçlı,
Sonunda yine biz yırttık, buruşturduk.
Benimdir şu düzlük, şu gökdelen. Vurur
Kılıcımın gölgesi dağdan ovaya
Ve kır atım kişnedi mi avlunuzda
Düşer elinizden makasla ustura.
Ben yiğit, ben ödlek, ben zengin ve yoksul,
Altınlarımı ararım akşamüstü,
Sıcak taşların üstünde yüzükoyun.

Bunların hepsi benimdir: adamlarım.
Kiminin omzunda şaşmaz av tüfeği,
Kiminin elinde terazi ve dirhem,
Kimi rüzgâra kapılmış, içe dönük,
Zehirli yıldızlarına dalar suda.
Benim gözüm güllerde, beyaz güllerde!
Bir lastiği gererim sonuna kadar,
Gevşek bir vidayı sıkarım usulca,
İşlerken sofanızda Yıldızlı Saat.

Gökyüzü yolları geçer üstünüzden,
Mavi kalemle çizilmiş gibi rahat.
Onda mavi, bizde kuruntu ve tasa,
Düğmeler, ilikler, yosunlu duvarlar,
Avuç içi köylerimi bölen çitler!
Bir balık çavalyesi inceliğinde,
Her gün, bir çayır kuşu ölür bu kentte,
Nohut kokar, ekşir makarna, ekmek taş!
Bir denize yuvarlarız nemiz varsa.

Oktay Rifat

Şiirler, 1969, Bilgi Yayınevi
Bütün Şiirleri I, 2007, YKY

7 Mayıs 2021 Cuma

hızla akan mızrak



Sabahtır
Alkışlar gecenin
Sıcak damları sükûn yapılarıyla
Aydınlatır bir ucundan
Kahvaltı sofrasında çay tasını

Düzgün uysal
Işıklı bir de ağız
Gizlice götürür hücreyi bütüne
Ve akla her gelen telgraf telinde
Öpüşür iki güvercin
İncelmiş ve yumuşamış gagalarıyla

Bu geçen mızrak
Kalın kararlı
Atanın değer biçilmez atıyla
Kuşkusuz yolunda gerek

Mızrak geçer ışığı
Geçer geceyi dolduran karanlığı da


Cahit Zarifoğlu

6 Mayıs 2021 Perşembe

SİNEMAYI NEDEN SEVERİZ SORUSUNUN CEVAPLARINDAN BİRİ

         

Az önce Bir Zamanlar Amerika'yı  tekrar izledim on dakka kadar. Film, malum, son sahnelerin birinden başlar. Robert De Niro Çin lokantasında saklanmaktadır ve telefon çalmaya başlar. On saniye falan telefon sesini dinleriz. Sonra biraz geçmişe gider kamera ama telefon sesini hala duyarız. Sokağı izleriz yerde cesetler falan ama telefon çalmaya devam eder. Sonra kamera eğlence kulübünde telefon hala çalar. Nihayet De Niro bi odaya girer, almacı alır ama telefon hala çalar. Sonra başka bir odadayız gene telefon sesi eşliğinde ve adam nihayet ahizeyi alır. Ama ses susmaz. Tekrar Çin lokantasında De Niro görünür ve telefon hala çalmaktadır.

Ben bu güzelliğe daha fazla dayanamayıp kapattım filmi.