Süleyman Unutmaz’ın “Fena, Köpeklerin Kalbi ve Süleyman’ın Kitabı” adlı şiir kitaplarından sonra, şiir olmayan ama genel anlamda sanatın değişik dallarına yönelik ilgilerine dair ilk kitabı, “Eski Bir Yaz Vakti İçin Mektuplar”, Ketebe Yayınları’ndan 2020 Kasım’ında çıktı. Şahsen uzun zamandır “şiir harici ne tür bir kitap” gelecek şeklinde düşünüyordum. Çünkü Süleyman Unutmaz’ın dil, anlam, aktarım, somutlama ve gerçeklik üzerine düşündüğünü, yorumlamalar yaptığını biliyordum. Şiirle olduğu kadar, müzikle ve sinema ile ilgisinin de onu rahat bırakmayacağını, bu ilgilerinin de metne dönüşeceğini / dönüştürüleceğini bekliyordum. Bu beklentim yalnız Unutmaz’ın ilgilerine güçlü şekilde eğilmesinden değil, aynı zamanda güçlü şekilde iletme, aktarma arzusunun olduğunu bilmemden kaynaklanıyordu. Esasen Unutmaz’ın potansiyelinin daha fazlası olduğunu düşünüyorum. Bu cümleden olmak üzere sert postmodern öğeler içeren birkaç öykü mesela…
Kitap 178 sayfa. Kapak sarı ve yeşil renklerin tonlarından oluşuyor. Güzel bir kapak yapılmış. Arka kapakta kitabın içeriğine dair bazı cümleler yazılmış. Elbette bu cümleler okur açısından önemli. Çünkü şu açık bir gerçektir ki; pek çok okur arka kapak değerlendirmeleri üzerinden kitaba yaklaşıyor. Arka kapağın son cümlesi de şahsi kanaatime göre okuyucu profilini daraltan bir cümle olmuş. Özü olumlu ve kitaba dair önemli bir cümle olmasına rağmen, şeklen negatif duruyor. “Yalnızca Edebiyat’ın dindireceği ruhlara…” Bu cümleden olmak üzere; yazarla aynı ya da ona yakın hafakanlar, buhranlar yaşamayan; edebiyatı sadece iyi vakit geçirmek için önemseyenlere karşı kitabın yaklaşımı ne olacak? Bu cümle aynı zamanda yazım açısından da sorunlu…
Kitap tür açısından serbest bir çalışma. Deneme, mektup, sohbet gibi türlerin bir karışımı. Bu neviden çalışmaların önemli olduğu açık. Çünkü sanatçının genel eğilimleri ve yaşantısı ile ilgili çokça bilgi barındırıyor. Tecessüs değil elbette. Z kuşağının spoiler dediği şey bu. Yani, bir eserin konusu veya detayları hakkında bilgi veren; eser okunmadan, dinlenmeden veya izlenmeden önce öğrenilmesi durumunda alıcının eser ile ilgili düşüncelerini veya alacağı hazzı etkileyebilecek açıklama veya ipucu. Süleyman Unutmaz’ın, dönemsel olarak okuma haritasını görmek bu anlamda önemli ve mümkün. Eleştiri için ise temel gerekliliklerden. İzlediği filmler ve dinlediği şarkılara dair liste yapmak da mümkün. Bu çeşitliliğin ne anlama geldiği üzerine umarım başka bir yazı da yazılır. Yazarın dünyasını anlamanın, bir imge sözlüğü ya da çağrışım listesi olmaması dolayısıyla günümüzde daha önemli olduğu yadsınamaz. Alımlayıcı açısından duruma bakıldığında, okurun neredeyse istediğini anlama özgürlüğüne sahip olduğu bir yapı ile karşı karşıyayız. Tabi en çok eleştirme ameliyesi açısından zor bu durum. Yaptığınız çözümleme ile şairin kastının örtüşmesi gittikçe zorlaşıyor. Bu cümleleri bir yazar-şairin tüm birikimi için kullanıyorum elbette.
Kitabın içeriği üzerine aldığım notlar var. Bunlardan da kısa kısa bahsedeceğim. Yazar metinleri oluşturmadan önce bir müteharrik güçle karşılaşmış gibi duruyor. Okuduğu bir yazı, dinlediği bir şarkı ya da izlediği bir film karşısında bir noktada durup, bu hususu yazması için üzerinde baskı hissetmiş. Hatta yazmak zorunda kalmış bu yazıları. Şöyle ki; yazıların çoğu bir epigrafla başlıyor. Öncelikle “Ben ve Allah” adlı bir metinle giriliyor kitaba. Bu metin besmele mahiyetinde. Dibace ya da ön söz de sayılabilir. Unutmaz bu metinde, korkular, umutlar, en çok da yalnızlığın eğitici ve koruyucu yönüne dikkat kesiliyor. “Merdivenlerden sonra çocukluğumuzun gökyüzü! En çirkini pastaneler, ayrılıklar en güzeli. Yalnızlık da rahman ve rahimdir.”(S.9) Bu bölümü bir çeşit “münacat” gibi algılamama da sebep oldu şu cümlelerle yazar: “Ya Rabbi! Olamadım! Bağışla!” Kudemânın âdeti olduğu üzere, besmele, hamdele ve salvele niyetine ya da münacat, naat ve sonra kasideye giriş gibi.
Unutmaz, epigrafta aldığı cümlelerin yazarı ile sohbet ediyor. Onları da metne çağırıyor. Onların duygu dünyasına girmeye çalışıp, kendi duygularıyla onların duygularını aynîleştirmeyi deniyor. Kendi duygularıyla konuk yazarın çıkarımlarına yaklaşmak gibi çetin bir yola giriyor. Konuk yazarın bıraktığı yerden meseleye devam ediyor. Cioran, Gogol, Kafka, Dostoyevski, Tolstoy, Nietzsche, Gorki, Hemingway vb dünya edebiyatının büyük yazarlarına atıflar yapıyor, onların metinlerinden parçalara yer veriyor, epigraflar alıyor. Robert De Niro filmlerinden bahsediyor. Johnny Deep röportajından kesitler sunuyor. Thomas Bernhard ile söyleşiyor. Mr. Vertigo romanından, Paul Auster’den söz ediyor. Türk Edebiyatından bazı şairlerden; Kemalettin Kamu, Ziya Osman Saba, Necip Fazıl, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Ahmet Muhip Dranas, Oğuz Atay, Sezai Karakoç, Edip Cansever, Cahit Zarifoğlu, İlhami Çiçek, Metin Eloğlu, Ergin Günçe vb; onların hayata bakış açılarına eğilip kendi hayatına dair bazı kodlarla anlamaya çalışıyor. Türk Edebiyatından sanata bakış açıları, dünya görüşleri örtüşmeyen, bahsettiği bu şairleri bir cümlede zikreden herkes için bağlamı oluşturmak zordur. Çünkü sadece iki şekilde bir arada zikredilebilir bu kişiler: şiir ve hayat. Yani şiirle hayata dair boşluklarla ve bu boşlukları süsleyen trajediler. Bu bağlamda hem dönemin edebiyat sanat ortamına dair veriler sunuyor hem de sosyolojik tespitler yapıyor. “o Türkiye, yaşadıkları hayatın şiirini yazan ve yazdıkları şiirin hayatını yaşayan şairlerin Türkiye’siydi. O şairler de sanki aynı mahallenin sakinleri misali penceresini birbirine açan şiirlerde yazdılar ne yazdılarsa.” (S.27) Elbette bu tespitler sadece yazarı bağlar ve kişisel yargılardır.
Hâsılı; Süleyman Unutmaz’ın potansiyelini ve yönelimlerini okurun ilk kez gördüğü bir kitapla karşı karşıyayız. Bu durum, “Eski Bir Yaz Vakti İçin Mektuplar” kitabına ve Süleyman Unutmaz’ın bizzat şiiriyet ve yazarlık kuvvetine yönelik bazı cümlelerin ortaya çıkmasına, serdedilmesine yol açacaktır. Çünkü bu kitaptaki metinlerde şiirlerinden farklı bir Süleyman Unutmaz’la karşılaşıyor okur. Bir şairin hayatına dair her tür ayrıntıyı seven insanlar için ideal bir okuma ve okur için zımnen bir tavsiye listesi olacak bu kitap. Okur, yazarla aynîlik kurmayı sever. Bu sebeple; yazarın eğilim ve yönelimlerini, şiirlerinin arka planında olan gerçeklik kadar önemseyecektir okur.
Eski Bir Yaz Vakti İçin Mektuplar
Süleyman Unutmaz
Ketebe Yayınları
2020 İstanbul
Ethem Erdoğan
kitaphaber.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder