Orhan Kemal'in Cemile'sini güzel yapan nedir
bilir misiniz? Ne Cemile ne de sevdiği katip romanın baş kişileri değildir.
Roman akıp giderken arada bir görünürler ve bu yeter mesela Cemileye aşık
olmaya, görücüler geldiğinde kapıldığı telaşa ve mahcubiyete ortak olmaya...
Fabrikadır, işçiliktir, işçilerdir, yoksulluktur, kötülerdir,Adana'dır , coğrafyadır, Orhan Kemal'dir romanın esası aslında...
************************************
Allah’ın ihsan ettiği delilik
yeterlidir. Fazlası deliliktir.
**********************************************
Eyy uzakları yakın eden paranoya!
Neyinim senin?
********************************************
O adamlar ben acı çektiğim için
bağırıyorlar şarkıda.
**********************************************
Turgenyev .
bozkırda bir kral lear, rudin, duman. Rudin tiyatro eseri kıvamını aşamamış,
kopmuyor. Rudin Oblomov’un kopyası bile olamamış. Belki bu bilinçli tercih
belli ki. Bozkırda Bir Kral Lear’ın adı yetiyor zaten. Daha iyi diğerinden.
Duman. Baden generalleri dediği zümreye içerden ve dışarıdan bakmış.
******************************************
1. Sabah Dansı: bir mutluluk şiiri
olacak
2. Fakir: toprağın altını çağıracak
3. Albino: niyetim şiirde koşmak.
Ben
orada kahvenin güneye bakan masasında aynı sıcağın böldüğü gözlerimde arar gibi
yaptığım yerde Cemile ile aynı kalbi çarptığımızda kadın kadın oluşunun gücünde
ben zaaflarla donanmış okur olduğumda temellük edilmiş sahte ama bilincin içini
sertleştiren kemik hatıralarda Cemile bana gülüp geçecektir ve ben yeniden aşık
olacağımdır coğrafyanın toprağa karışmış neşesine Cemile’ye artık çoktan yazıda
ve hayatta ölmüş olan bir hayata….
Kendimi
yormanın kitabını yazarken elleri zayıf ince uzun parmaklarında/ şifa senin
yüzünde ama ben ondan mahrum oluşumda…
"Samimiyetsiz sevgi, sevgisiz samimiyet olmaz. Sevgisini saygı
sorumluluğuyla besleyip koruyamayan, samimiyet özürlüsü haline gelir ve
çocuğunu bile severken zedeler. Samimiyetsiz sevgi ise, güçlü ve değerli bir
öze sahip bile olsa, yavaş yavaş ve bir sürgüne
gider gibi içimizin derinliklerindeki bir tezahürsüzlük sığınağına çekilip
kendini kapatır. Ondan size gelen, artık bir ince sızıdan ibarettir. Zaman ona
yeni işlemler kazandırıp kendi akışının yolculuğuna dahil eder. Ölmez o! Ve
sizi kendinden mahrum etmenin, alışverişsiz bırakmanın sonuçlarını size
yaşatmaya devam eder. Böylesi, sevgi yokluğundan bin beterdir! Sevmiyor
değilsiniz, ama kendi içinizdeki sevgiye kendiniz hasretsiniz! Bu duyguyu bir
vakit noktasında zaman size şöyle ifade ettirir: “Taş toprak olsam bundan daha
iyiydi.” Saygısızlık ve samimiyetsizlik nefsaniyetinin örselediği, yaraladığı
sevgi, evlat acısı gibi yakar insanın içini. Telafi edemezsiniz, zamanı
geçmiştir artık. Dönemezsiniz, zaman geriye akmaz. Zamanın bütünlüğü sizi
hakikatin bütünlüğüne teslim etmiştir. Yaşadığınız budur. Ortada bir af konusu
da yoktur. Öyle seçtiniz öyle istediniz, öyle yaşadınız. Yaptığınız kötülük
kendinizedir ve kendinizi cezalandıran sizsiniz. Son noktaya kadar hiçbir şeyin
farkında olmadınız.
Geriye bakıp “ben bu hayatı böyle yaşamamalıydım” diyorsunuz şimdi. “Sevgilerimin bağrını kanatmamalıydım. Bir inat ve tutku uğruna, gönül suçları, vefa cürümleri işlememeliydim” diyorsunuz. “Emanetleri, nimetleri, kalbî emekleri böyle harcamamalıydım” diyorsunuz… Ne olacak bu noktada?
Yanlış anlaşılmasın; malum günahlardan sevaplardan söz etmiyorum. Onların tanımları ve karşılıkları belli… Akıl, gönül, kalp, ruh, sevgi planının hatalarından ihmallerinden; zaman içindeki insanlığımızdan söz ediyorum. Allah’ın yarattığı zaman’dan ve zaman’daki tecelliyattan söz ediyorum. Şehadet parmağınızla vicdan tuşuna basın,bakalım ekranda ne göreceksiniz?"
Geriye bakıp “ben bu hayatı böyle yaşamamalıydım” diyorsunuz şimdi. “Sevgilerimin bağrını kanatmamalıydım. Bir inat ve tutku uğruna, gönül suçları, vefa cürümleri işlememeliydim” diyorsunuz. “Emanetleri, nimetleri, kalbî emekleri böyle harcamamalıydım” diyorsunuz… Ne olacak bu noktada?
Yanlış anlaşılmasın; malum günahlardan sevaplardan söz etmiyorum. Onların tanımları ve karşılıkları belli… Akıl, gönül, kalp, ruh, sevgi planının hatalarından ihmallerinden; zaman içindeki insanlığımızdan söz ediyorum. Allah’ın yarattığı zaman’dan ve zaman’daki tecelliyattan söz ediyorum. Şehadet parmağınızla vicdan tuşuna basın,bakalım ekranda ne göreceksiniz?"
Ahmet Selim
“biliyorum
değişik bir böcek türüdür yalnızlık
yemeğin içinden filan çıkar”
değişik bir böcek türüdür yalnızlık
yemeğin içinden filan çıkar”
İnsanlara ne söylemek istersiniz?
Tarkovski
“İyi hikayeler abartılmayı hak eder.”
Gandalf
“hiçlik karşısında her kelimeyle bir zafer kazansak bile,
onun zorbalığına daha fazla maruz kalmamıza yol açar bu.. etrafımıza saçtığımız
kelimeler oranında ölürüz.. konuşanların sırrı yoktur.. ve hepimiz konuşuruz..
kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz.. her birimiz dile gelmezliğin
celladıyızdır.. her birimiz sırları en başta kendi sırlarımızı yok etmek için
yırtınırız. ötekilerle görüşmemiz de kendimizi boşluğa doğru bir yarış içinde
hep birlikte alçaltmak içindir.. ister fikir teatisi olsun, ister itiraflar
yada entrikalar. merak sadece cennetten dünyaya düşüşe değil her günkü sayısız
düşüşe yol açmıştır..”
cioran
cioran
kendine karşı savunmasızsın.
ÖLDÜM VE GRİPİNLER ETRAFA SAÇILDI.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder