Bir şehir gider durur bir yerlere acı yağar
Ateşlenerek bir namludan fışkıran
Aydan
ve akşamdan ötede kuru bir dal gibi
Bir
boğmaca boğar durur
Aşk
bir yerlerden gelir mevsimlik göç gibi
Boğaz
kurutan düşman uyutan sulardan
Mavi
masa yemek kokuları nişan yüzüğü
Bacalardan
tüter dünyaya
İnsanlar
gelip gider ayaküstü
Ayaklarıyla
bir nehirden gelinlik biçerler
Köpük
köpük biraz kanser biraz da
Yüklüce
gözyaşı çıkarırlar derinden
Kendilerinden
bir tatlı sunarlar kendilerine
Asma
kilit üstüne işlenmiş tarih
Altında
nedim’den bir katre zevk
Helva
sohbetinden bahar gezmelerinden kalan
Falan
aydan kalan hatıra tablolar biblolar
Canlı
model resimleri insan küpürleri
Yüksek
akçedir zaman mısır çarşısında
Kaleler
tahtadan yontulmuş birer heykel
Ekşitirler
suratlarını deniz mavisine
Kara
libaslarıyla kasımpatılar yanmış gelincikler
Rüyasını
hatırlarken kim demiş ‘aşk onulmaz yaradır’
Süt
tozundan başka nedir konuşmak nefes almak
Tırnak
yemek için ne beklenmelidir
Caddeler
insan ağırlığını öksürürken
Gizini
kaybeden bir hayatta bayat ekmekle baharatlı suda
Kırmızı
biberler dudak kıvrımları biraz da
Deprem
artığı manzara yeminler kahkahalar vesaire
adem yazıcı
adem yazıcı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder