Bize şiir yazsana bize
mahcup sessizlik
Hep sana dönülüyor
kimsesiz ayaklarla
Hem kimse üşümüyor
nasıl yağarsa yağsın
Buradan Galata’ya kaç
kere gider insan
Bunu yola sor sana susa
susa anlatsın
Buradan Saraçhane
İstanbul yokuşları
Kaldırımda var olmak
düşün taşa bitişik
Öyle elleri var ki
kızıl denizi yarar
Gözleri paramparça
kalbinde çift kişilik
Biri hep diğerine
yanlış soruyu sorar
Bir gün ben İbrahim’e
yanık sesimi sordum
Tanrıya oturmaya gitmiş
bütün serçeler
Kırılmış uykuları
tuttum sobaya attım
Bizde böyle geçiyor
kanadı kayıp günler
Yağmurun mecali yok
ardından bakakaldım
Eski bir fotoğraftan
çıkıp geliyor adam
Ona çay ısmarlıyor
Erzincan türküleri
Ne yapsak dirilmiyor
günün bizde kalanı
Ağacı can evinden
vuruyor zaman
Yerlerde baharın kırık
dalları
Ben onun ellerinde kaç
kere üşümedim
Kaç kere fala baktım
okunuyordu yüzü
Üzülünce geçiyor -
yazdığı şiire de
Buradan Sefaköy’e selam
söylüyor rüzgar
Yaşamak mı ölmek mi ne
kaldıysa dilinde
dergah 311, ocak 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder