Ocakta kaynayan çay, duvarda asılı tüfek gerçek
Bozkır bir metafordan fazlasıydı, hakikatti mangal yürek
Hepsi en az bir kere cinayet işlemeyi düşündü
Kendi cinayetlerini, maktül kendileri
Dünya azmettirdi buna onları
Dünya azmettiricisiydi bir çok şeyin
Yalan denilen dünya
Her gün yeni yalanlar bulmada mahir
Kendi şarkılarını söyletmediler
Avundular mazinin şifa bulmaz hatıralarıyla
80ler, 90lar diye diye geçti ömürleri
Zıtlaştılar, kafa tuttular, ağladılar, bağırdılar
Ölmelerine müsade edilmedi bir çoğunun
Bazıları sakat kaldılar, bazıları ölümü sevdiler
Ölüme imrendiler ve ölenlere
Apolitik, hümanist, asosyalist
Tragedyalara saç düzleştiriciler kifayet etmeyecekti
Orta sınıf hayalleri, bir metal yorgunluğuyla belirirdi
Gökten üç kuş düştü, akıllar küsuratlara takılıydı
Herkesin derdi kadar olduğu demlerde
Dertleriyle avundular mahçubiyet dinlerinin ucunda
Sektöre indirgendiler, hüznün sirayet saatlerinde
Bir ev, bir araba, belki bir de yazlık deniz kıyısında
Ey orta sınıfın ortalamaları, istatistiklerin vaz geçilmezleri
Hatırı sayılmayanlar, virgülden sonraki küsurat
Kelle hesabındaki kelleler, sayı tamamlayıcıları
Uykusuzlar, her gün yeni bir kabusa uyananlar
Tüm trenleri kaçıranlar, yazgısını unutmuşlar
Bir zaman yaralarına hamur sarılanlar
Hayata kablolarla bağlı olanlar, fişi çekilenler
Ey yaşayan ölüler, kalkın yerinize yatın
Yerini yadırgamayanlar, yerlerini yadırgasın.
Hatırı sayılmayanlar, virgülden sonraki küsurat
Kelle hesabındaki kelleler, sayı tamamlayıcıları
Uykusuzlar, her gün yeni bir kabusa uyananlar
Tüm trenleri kaçıranlar, yazgısını unutmuşlar
Bir zaman yaralarına hamur sarılanlar
Hayata kablolarla bağlı olanlar, fişi çekilenler
Ey yaşayan ölüler, kalkın yerinize yatın
Yerini yadırgamayanlar, yerlerini yadırgasın.
Murat Özel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder