doğru duayı bulamayan kör ellerimiz
çocukken bir bakışıyla korktuğumuz annemiz, eve yaklaşan ayak seslerini beklediğimiz babamız nerede?
avuçlarına bu dünyayı ve öbür dünyayı sığdırdığımız sevgilimiz nerede?
gürül gürül yanan sobanın odasında alnımızı dayadığımız cam, bakışımızı derinleştiren manzara nerede?
gözlerimizden geberten uykular akarken bile elimizden bırakamayacağımız kitap nerede?
alnımıza değdiğinde cennetten serinlikler bahşeden seccademiz nerede?
kıyıda kenarda dipte yer altında şuur altında karanlık neredeyse kadersiz sanki yazılı bişeyleri canlandıran gözü imkansızda tenezzülen yaşayan duvara oldukça yakın kendine yakalanmış kaçmış kaçamamış ruhani disiplinin zincirini seven dünyaya hep hayret hep uzak hep içten içe saldırgan kelimelere ruh üfleyip duran yarı dinli yarı dinsiz ne zaman kaybettiğini sık sık bulmaya çabalayan mutluluğu mutsuzluğa mutsuzluğu mutluluğa benzeyen benzeyen ama sadece benzeyen gibi daha sonsuzca gibi dünyaya gelmiş değil bırakılmışların elleri yakama yakışır gibi hesap sorar gibi ben olur gibi olumsuz bir gece gece gece
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder