26 Mayıs 2011 Perşembe

Federico Garcia Lorca İçin Ode


Korkudan ağlasaydım ıssız bir evde tek başıma
Gözlerimi söküp aç hayvanlar gibi kemirseydim
Seninçin yapardım onu, portakal ağaçlarının yasını duyuran
Yiğit türküsü için şiirinin

Seninçin hastaneleri maviye boyuyorlar
Okullar ve deniz kıyısı kentleri büyüyor senin için
Seninçin yaralı melekler tüylerle kuşanıyorlar
Gelinlik balıkların pul pul giysileri senin için

Uçuyor deniz kestaneleri göklere doğru
Seninçin dikimevleri kara zarlarıyla
Kaşık ve kanla dolduruyorlar
Yitik kurtelaları yutup öpüşlerle intihar ediyorlar
Ve beyazlar giyiniyorlar

Şeftali sarısına bürünüp uçtuğun zaman
Güldüğün zaman fırtınalı pirinç tarlalarının gülüşüyle
Türkü söylemek için dişleri, şahdamarları
Boğazı ve parmakları yerinden oynatırsın
Ah o güzelliğin için ölebilirim
Ölebilirim kırmızı göllerin kıyısında
Ki orada güz ortasında sen yaşamıştın
Yere yıkılmış bir kısrakla
Kan lekeli bir tanrıyla

Mezarlıklarda ölebilirim
Ki onlar akarlar külden nehirler gibi
Sular ve gömütlerle
Geceleri suya batmış çanlar arasında
Nehirler kışlalar gibi doludur
Hasta askerlerle ölüme doğru akan nehirler
Mermer sayılar, çürük taçlar ve cenaze yağlarıyla

Ölebilirim seni görmek için
Geceleri sellere kapılmış haçları seyreden
Ayakta ve ağlayan seni
Nehrin kıyısında ağlıyorsun
Bırakılmış ve yaralısın
Ağlamayı ağlarsın gözlerin dopdolu
Yaşlarla, yaşlarla, yaşlarla

Geceleri bırakılmış ve yalnız
Kara bir huniyle
Gölge, duman ve unutulmuşluk yığarsam
Trenlere ve gemilere
Kemirilmiş küller yığarsam
Seni sütüyle emziren ağaçlar için yapardım
Topladığın altın suların kuş yuvaları için
Kemiklerine dolanmış şarap için yapardım
O şarap ki sana gecelerin gizemini söyler

Islak soğan kokan kentler
Seni bekler
Usulca türkü söyleyip geçmen için
Saçlarına yuva kurar yeşil kırlangıçlar
Spermaların sessiz gemileri seni izler
Sümüklüböcekler, haftalar
Bükülmüş yelken direkleri, vişneler
Solgun yüzün onbeş gözüyle birden görününce
Ağzın kana bulanınca

Resmî daireleri islerle doldurursam
Ağlayarak kırıp parçalarsam saatleri
Sadece seni görmek için yapardım
Evine yazın gelişini çürümüş dudaklarla
Ölümcül giysilerle gelişini birçoklarının
Yaslı görkem bölgelerinin gelişini
Ölü sapanların ve gelinciklerin
Gömüt kazıcılarının ve atlıların
Gezegenlerin ve kanlı haritaların
Küllerle kaplı dalgıçların
Uzun bıçaklarla delik deşik
Bâkireleri sürükleyen maskelileri
Kökler gelir, damarlar, hastaneler
Kuyular ve karıncalar
Örümcekler arasında ölmüş
Bir subayı taşıyan yatakta geceler gelir
İğrenmenin gülleri gelir ve iğneler
Sarışın bir gemi
Rüzgârlı bir gün gelir çocuklarla
Ben gelirim sonra Norah ve Oliviero
Vicente Alexandre ve Delia gelir
Maruca, Malva Marina, Maria Luisa ve Larco
La Rubia, Raphael Ugarte
Cotapos gelir, Rafael Alberti
Carlos, Bebe, Manolo Altolaguirre
Molinarı
Rozales gelir, Concha Mendez
Ve adını unuttuğum ötekiler

Bırak da seni süsleyeyim bir taçla
Sen, sağlığın ve gelinciklerin çocukluğu
Sen saf gençlik, özgür kara bir ışık gibi saf
Söz aramızda Federico
Şimdi kimseler kalmadı kayalar arasında
Bırak da basit olsun sözlerimiz
Sen ve ben gibi basit
Şiir neye yarar çiyler için yazılmazsa
Bu gece için yazılmazsa neye yarar
Ya da korkunç acılarla kıvrandığımız günler için
Bu günbatımı için yazılmazsa
Şurda hızla atan yüreğiyle
Kendini ölüme hazırlayan
Şu yaşlı adamın durduğu

Yıkık köşebaşı için yazılmazsa neye yarar?
Ama geceler var, Federico
Geceler yıldızlarla doludur
Bir nehrin üstündedir yıldızlar
Yoksul halkın üstüste yattığı
Evler gibidir tıpkı
Camlarında kurdelalar sallanan

Birileri öldü belki
Kimi işini yitirdi dairelerde
Hastanelerde, asansörlerde
Maden ocaklarında
İnsanoğlu acı çeker de
Her yerde bir amaç gizli, ağlamalar heryerde

Yıldızlar sonu olmayan bir nehirde
Camlarda ağlamalar vardır
Gözyaşları kapı eşiklerini eskitir
Odalar sırılsıklam olur gözyaşlarından
Dalgalar gibi gelir vurur kilimlere

Federico
Dünyayı gördün sen, sokakları gördün
Acı sirkeden tattın
Ayrılıkları gördün tren istasyonlarında
Trenler ki dumandan tekerlekleriyle
Yol alır
Sadece taşların, rayların ve ayrılıkların
Olduğu yere

Heryerde sorular soruluyor
Heryerde
Bir kör adam var üstü başı kanla kaplı
Bir başkası var ki gazapla bilenmiş
Yüreksizin biri var
Ezilmiş yoksulun biri var
Çivilerle kaplı bir ağaç var
Haydutlar var sırtında övgüler taşıyan

Yaşam bu, Federico
Hepsi bu kadar
Erkeğin erkekçe sunacağı
Hüznün arkadaşlığından başka ne var?
Şimdiye dek çok şey öğrendin
Başkaları da sırası gelince öğrenecekler
Yani öğrenmek isteyecek olanlar.

Pablo Neruda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder