perdeleri çektim
yani emirlerinizi beklerim)"
Ankara İç Savaşında Üç Hainin Portresi
Ahmethan Yılmaz
ORADA
Çıktım ve bekledim. Güneşi ayağımın altında ezercesine… Gökyüzü de ben de aynı yerdeydik aslında. Üzerimde adını unuttuğum bir renk. O rengin akşamı. Senin ışığın henüz burada olgunlaşmadı. Yeni yetme ağzımda sözlerinin tamamı. İçime çektikçe yok oluyor diyebilirim. Hızlıca kayıp gittiler yarına doğru.
Çıktım ve bekledim. Zihnimde bir kamaşma. Uyuşmuş etimin altında binbir gecenin intiharları. Elimi belime koydum manzaraya doğru. Kısılıp kalmış sesimi yokladım. Nerdeyse gece olacaktı içimde. Öyleyse neden bu yakınma. Yarın, ağaçlara iliştirdiğimde ruhumu, eski bir yazıyı yaşar gibi yapabilirdim.
Çıktım ve bekledim. Aklımdan çıkamıyordum bir türlü. Sonra sessizliğimden taşan sular yokluğun yankısı olana dek zamanın ayak diretmelerinde boğuldular. Sular boğuldular. Kuzey vaktiydi. Bazı hayvanları düşündüm. Kırmızı kırmızı çoğalıyorlardı.
Çıktım ve bekledim. Böyle olması mı gerekiyordu. Tanrı! Ne kadar anlamsızdım! Bu kadar mıydı biriktirdiğim. Bir bıçak boşluğu kesiyordu. Çocuk duvara topu vurup duruyordu. Demek ki ben vardım. Ses bize ulaştığında daha çoktu. Ona dedim ki: uzaklaş buradan.
Çıktım ve bekledim. Az önceyle aramda büyük bir mesafe oluştu. Ayağımın altındaki taşlardan bana haberler geldi. Yürümelisin dedi biri bana. Önce ağzını boşalt. Yani yaşansa da yaşanmasa da aynı kapıya çıkan bir var olma dilimi. Parmaklarımın boğumunda kemikle iç içe…
Çıktım ve bekledim. Daha varmamıştım şimdiki zamana. Aşınmışlığımla, suda bekletilmişliğimle, kaybolmuşluğumla, avuçlarım varlığını zapt edercesine, kemiklerimi toprağa gömmüşlüğümle… Daha önce bunları kim yaşadı da ben oldu, tanıştım ve düşüncelerim yürüyüşümü kovalarken…
Acelemiz vardı. Telaşımızı mülkümüz bilip, hepimiz bir cümleyi bir ana yetiştirme telaşında, hayatın içinde bir yerlerde arar gibi kendimizin göz değmemiş yanlarını, sonra kalır gibi, kasılıp, boğuk, katı ve çok sonraları trajedi denilecek biçimde…
Bitmek bilmiyordu ve gene başlayacaktı. Çıkacaktım ve bekleyecektim. Ancak bir el kolumdan beni çekerse, dese ki: orada, senin hep bir başlangıcı tazeleyişinde, kendini kontrol altında, tanrıdan ve şeytandan gelen karmaşık seslere kulak yetiştirdiğin yerde, bunların hepsi anlamsız… Elini uzatırsan kırılıp dökülürüz.
Çıktım. Uykumun tozlarından havalanAN vehimler…
Bekledim. Orada, bazen zincirlerimi parlatışımın sıkıntısında, bazen yarım kanatlı uçma niyetlerimde, bazen de parmak uçlarımın gittikçe inceldiğini dehşetle fark ederek…
........
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder