/Siz de biliyorsunuz
'hüzün' bu yıl yine moda çocuklar/
Cumartesi olanca buğusuyla yayılıyorken
İğde dallarına, nar kırmızısı sıcaklığıyla örtülü
Caddelerden, kaldırımlardan sokak aralarına
sızıp
Kara kavruk kadınların ve tezgâhtarların
ellerinde
Bir tomurcuk, bir orkide çiği oluveriyor.
/Hüzün
Monepeto değil çocuklar/
Yorgun, pazar çantalarını kavramış bilekler
İnce, ola ki nazenin bir gülümseyişi
Temiz giyimlilere değil, biliyorsunuz
Kravatla, fularla elma satılmaz çünkü-
Yitmişlere, kumaş tüccarlarına, küfürbazlara
Yüzlerine bile bakmadan
Bir file dolusu hayat karşılığı ödeyiveriyor.
/İyisi, kötüsü olmaz acının ve acı
İnsanın yüzünde gizlidir; çocuklar/
Oysa cuma bugün
Günlük güneşlik sevincin abidesi
Sisli vapurlar, sigara dumanları, yarım
bırakılmış sarışınların yas günü bugün
/Ah! Robenson, Cumayı bırak adandan
'Yarın Cumartesi' biliyorsun
Biliyorsun ben yeşil gözlü bir çinle avunabilirim
Pekin'de bile olsa/
Yavaş yavaş alışıyorum
Kente yeni gelmişlerin ürkek sorularına
Hatırımda gözlerle geçilen boğaz
Bir salı günü uzaklığında olsa da.
/Cuma cumartesi Robenson ve saire
ne intihar ne balkon bir buse versene/
Sonra yayılsın olanca buğusuyla özlem
Bitmeyen zafer haftası; 'hüzün' zaten.
Hüseyin Atlansoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder