Aşk henüz balçıkla
kan arasındaydı:
Ben saçlarını
örüyordum bir ıssız gezegende,
Daha yaşanmamış geceleri hayâl ediyordum,
Bir yılkı atı gibi başıboş sıcaklığını
Tutup geleceğe ben yediyordum.
Daha yaşanmamış geceleri hayâl ediyordum,
Bir yılkı atı gibi başıboş sıcaklığını
Tutup geleceğe ben yediyordum.
Aşk henüz bedenle
can arasındaydı:
Tâ gözlerinin
içine bakıyordum bir ıssız gezegende,
Yıldızları koyuyordum yerliyerine…
Acıyı öğreniyordum, o muhteşem acıyı…
Nefesimle çizgiler çiziyordum ellerine…
Yıldızları koyuyordum yerliyerine…
Acıyı öğreniyordum, o muhteşem acıyı…
Nefesimle çizgiler çiziyordum ellerine…
Aşk henüz mekânla
zaman arasındaydı:
Göç arzuları mı ne
kımıldıyordu içimizde?
Kolların boynumdaydı, yüzün yüzüme değiyordu,
Bir yasak ağacın gölgesindeydik ikimiz;
Olgun şiirler dalları yere eğiyordu…
Kolların boynumdaydı, yüzün yüzüme değiyordu,
Bir yasak ağacın gölgesindeydik ikimiz;
Olgun şiirler dalları yere eğiyordu…
Aşk henüz toprakla
duman arasındaydı:
Dokuz renkli
kehkeşânlar dolaşıyordu çevremizde,
Ben süt-beyaz teninden ay ışığını süzüyordum.
Kalem yoktu, kâğıt yoktu, harf yoktu,
Kirpik uçlarımla alnına bir şeyler yazıyordum.
Ben süt-beyaz teninden ay ışığını süzüyordum.
Kalem yoktu, kâğıt yoktu, harf yoktu,
Kirpik uçlarımla alnına bir şeyler yazıyordum.
Aşk henüz gurubla
tan arasındaydı:
Bir ıssız
gezegende fısıldaşıyorduk ikimiz,
Sözün lezzetini tadıyorduk bir mercan kadehten,
Deli yağmurlar dolduruyordu derin çukurları,
Henüz denizler yoktu ben seni severken…
Sözün lezzetini tadıyorduk bir mercan kadehten,
Deli yağmurlar dolduruyordu derin çukurları,
Henüz denizler yoktu ben seni severken…
Çok güzel...
YanıtlaSil