Ben
kurtların eviyim
Çatım
harap, komşularım cimri ve bunak
Sığ ufuklar
kesmiş yollarını
Toprağım aç
Oğullarım
kavgalı, kızlarım dargın
Ve genzimde
türkülerim tutsak
Bir dost
yok burada bana
Bu can
çekişen vadisinde saltanatımın
Bir dost
yok ki kapımı çalsın
Şu kuduz
rüzgârlar gibi
Etime
dişlerini geçirirken mırıldanarak
“Seni
görmek geldi içimden sadece
Seni görmek
için geldim ben”
Ama yok
kimse
Kimse
gelmedi bugüne dek
Vermedi
kendini hiçbir güzel
‘Bu genç
iskeletinden sevgilinin”
Hiç armağan
beklemeden
Ben kurtların
Gıcırdayan dişlerinin çemberine hapsolmuş
Bu külden mezbahanın kutlu döşeklerinde
Gezinen farelerin efendisiyim
Yiğidini kaybetmiş bir kocakarı
Gibi ağlayıp dövünemem
Bodur denklemlere kalmış olsa da işim
Kuluyum kölesiyim ben
O sonsuz merhametin
Ne güvercin umurumda artık
Ne kışkırtır beni şahin
Türkülerim geçimsiz
Ve zorba beylerimle geldim
Şakakları dövülmüş bir demir gibi
Ağır ağır kızararak açılıyorken gün
İndim zeytin ağaçlarına kayısı bahçelerinden
- Getirdiğim bir armağan yok
Ve istirahat verdim mangama ebediyen
Elimde karanlık uykularımdan
kırpılan bir bilet
04.30- 6.30 hayaletler dünyasından
Geçtim taretleri pançoları ve
aşklarıyla sürgün
O meçhul taburları terk ederek
Yıldızlardan biçili hantal
Bana keten kumaşlardan işlerdi zehir
İşte geldim karnımın bir acıya
bitiştiği yerden
Karnımın aşağsından başlıyor şehir
HAKAN ŞARKDEMİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder