yort savul
1. Atlasları getirin! Tarih atlaslarını!
En geniş zamanlı bir şiir yazacağız
2. Harbi karşılık verecek ama herkes
Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya:
3. Bir, Yeryüzünde nasıl dağılmıştır
Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?
4. İki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha
Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?
5. Üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır
Nice akar huruc alessultanlarda bayraksız davulsuz?
6. Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç ağır yıldız
Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk
7. Çocuklar! ile bile muhbirler! ve bütün ahali!
Hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız
8. Kurşunkalemle de olabilir
Yort Savul!
Ece Ağabey
usta işi
1.Fakir kuş hiç unutmaz, kitapların yakıldığı yıldı
Kırk kapıdan birden devletle girdiğini gördük
Başsız bir at ve içindeki solgun süslü binicisinin
Başsız bir at ve içindeki solgun süslü binicisinin
Dervişlere göre parçalanmış ölüm doğudan dönüyordur
Onun için ki acı bir suyla üçe bölünmüştür bir kent
2.Fakir kuş hiç unutmaz, ustaları ölmüş oğlan
çocukları
Denizden çıkınca birbirlerinin saçlarını tararlardı
Denizden çıkınca birbirlerinin saçlarını tararlardı
Ah karpuzun içindeki kesmece delikanlım İstanbul
Yüreğini utanarak saklıyor ve çürümüş çiçek kokuyorsun
Yüreğini utanarak saklıyor ve çürümüş çiçek kokuyorsun
Okuma parçası bir kentin üstünde kara güvercinler
uçuşuyor.
3.Fakir kuş hiç unutmaz şu altın eytişimsel yasayı da
Tarihte nice ve nite şehzade bilmeden atını taşımıştır
Tarihte nice ve nite şehzade bilmeden atını taşımıştır
İşte onların sandukalarında usta işi gazeller
oyuludur.
ece ağabey
kınar hanımın denizleri
Bir çakıl taşları
gülümseyişi ağlarmış karafaki rakısıyla
şimdi dipsiz kuyulara su
olan kınar hanım'dan
düz saçlarıyla ne yapsın
şehzadebaşı tiyatrolarında şapkalarını
tüketemezmiş hiç
İşte kel hasan bu kel
hasan karanlığı süpürürmüş
ters yakılmış
güldürmemek için serkldoryan sigaralarıyla
işte masallara da
girermiş bir polis o zamanlardan beri sürme
kirpiklerini aralayarak insanları çocukların
Ve içinde birikmiş ut
çalan kadın elleri olurmuş hep
gibi bir üzünç sökün
edermiş akşamları ağlarken kuyulara
kınar hanım'ın denizlerinden.
Benaresin ölünmüş
kadınları
Sanskrite çekilmiş
atlar gibi geceleri
o geceleri soyutlanmış uykular
ağdı durdu parmaklarından estamplara
Şarkıları delindiler sokaklarında
ve çarşambaları ırmakta
boğulup gittiler hep
çamaşırların üstünde uzanan bulutlar
Şimdi benares'in
en eski orospuları gibi bayramlarda
birdenbire sanskrit ölümlere çarpıp
şarkılara şarkılara düşen kadınlar var şarkılarında.
o geceleri soyutlanmış uykular
ağdı durdu parmaklarından estamplara
Şarkıları delindiler sokaklarında
ve çarşambaları ırmakta
boğulup gittiler hep
çamaşırların üstünde uzanan bulutlar
Şimdi benares'in
en eski orospuları gibi bayramlarda
birdenbire sanskrit ölümlere çarpıp
şarkılara şarkılara düşen kadınlar var şarkılarında.
Ece ağabey
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder