3 Ağustos 2012 Cuma

ritmi bozuk mavi



orta yerde pek aşina olunmayan bir yüz saçılmış
sinmiş masasına dünyanın, o sensin, yavrum nasılsın artık
akıl kelimelerden yorgun düşmeye gidiyor, düşler bir harika
imdat sesine karşılık vermiyor fakat aşk
aşk mıdır nedir, beni öldürecek
ciddiye alınmayan sevgilerin ev hanımlığını yapıyor kadınlar şu anda
mümkünse telefonu kapatın şimdi bana ey kadın kısmı
küçüklerinden, büyümemişlerinden kadın kısmı
ama şimdiye daha çok var, iyileşmemiş hastalarımız var
telafisi imkansız buluşmalar
kollarında artık tek çocuklu ısırıklarla başkaları bakıyorlar karşıdan
yenilenmişler modernler ve süperler hepsi
çünkü iyileşiyorlar, doktorlar bir harika
spordan gelmek için spora gidiliyor
insan olmak tarafları yaprakların
yaprak tarafları insanların, yok biliyorum
yok bilmiyorum ben yere dökülen melekleri
karşımdalar, masadalar şu an, kıpırdamayın lütfen
hele hele hiç bakmıyor bu yapraklarsa bana
epeydir melek görmediğimdendir
bu civarda bana uygun müstakil bir iş, bikaç film, bir ev
bulabilirsem
caddelerde iyi giden, tınısı hoş bir şarkının ıslığı
ıslık, her seferinde ıskalanmış bir başkasına
kalır mıyım yanınızda, o masada sizinle şimdi


dünyanın tam orta yerinden sevgilerle
orta yerde sayın bir bayan, adına ölmüş mahalleler
orda erkekleri konuşmayan dillerde
saat onikilerin orta yerinde, saat onikiye misafir bir aşktaki aşk
aşk
düğümler diyor şarkıcı, zamanın içindekileri, garip bir düğüm
ey bozar mı kanın gidişini kalbe doğru
ve nerden çıktı bu ev meselesidir: babalar
ki sokaklar geziyor bizi, biz şehirlere giderken
bize misafir hikayelerle, yanmış, tütünsüz
sanattan çakmayan kelimeler yazıyorlar böylece,
benimle fatihte oturulup konuşuldu diye
ki birisi kalkıp öpüştüğümüzü sildi bu hikayede
gece hiç bitmedi, ama kaydedildi
otobüs gecikti vakitleri terk ettiler sonunda bizi
ayrıldık, ayrılmak bir kapitalizmin zaferi
ki kapatın artık bu şehri
yıldızları kapatın üstüme, ayrılmak, aşağı yukarı ayrılmak
yıldızların bir şehrin üstüne doğmamasıyla bir
savaşta çıkmayan yaralar edinmekle bir
ayrılınca sanki barajlar kurarlar tarihin kaşınan yerlerine
sonra buluşmaktan öteye gitmeyen şehir, onun lokantalarında bir yerde
sonra dengesiz bir demete çiçek karıştırıp vermenin hayali belirir
orta yerinde saat on bire dek oturmaların
masa tam da ayrılıp bir daha görüşülmesin diye yeni, yepyeni
eskisinden bile daha yeni, daha beter bir ayrılık
düşüyorlar ağaçlardan elmalar gibi




erkan can

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder