5 Ocak 2012 Perşembe

ağartı



sevgililer yüzüne karşılık geldim 
kaygı bağırdı gözevlerimde 


günlerin yamanan yıldızlar 
ve üzülen gökkuşaklarıyla 
doluluğundan söz ediliyor 
evlerde çocuklar arşınlanıyor 
ve alkışlanıyor babalar 
ki tütün başında 
ekmek başında kabir başında 


günler yenilenen bir isim 
merdivenleri büyük ağzıyla çıkan meral 
haftada üçer gün üçer hafta 
ince uzun veya kahverengi 
ve gelinlik sabah çatışmasında 
yoğunlaşan yorgun artık ben 
köprü ortasından yarılmış bu ara 
organın ve güneşin salgınlığı 
toprağa gelir gibi oldu an 
başlar ikinci artık 


beygirler uzağa kayıyorlar 


bu arada gelinmeler 
arkadaş yapıtlarına yar koyma 
yöremdeki çimler 


bu arada evimin içinde odaların birbirine düşman durduğu 
ve hastalandıkları 
çalışan yüreklere uzak 
bekardan korkan ev sahiplerinin 
kapılarda kızlık heykelleri 
bu arada insanın yemeğe oturma çelişmesi 


yemekten kalkma çelişmesi 
erkek oluşunuza binaen 
bu arada özel sıkıntılarımızın 
kılıç kuşanmış hali 
durmadan kanlanıp hatırladığımız 
bunalan kadınlar 
ben alda'yı bunalıyor görüyorum rüyamda 
kırbaç gibi insanı saran etrafımızda 
kelebek kanatları gözler 
akılda kalan ağızlar 
hatlar 
seviyi yoran alkışlar 
bir şehri paramparça edip 
ortasından yarıp uykuları 
evlerin sahanlıklarına 
misafir odalarına 
lavabonun altındaki dolaba 
çocukların hücumluk yataklarına 
iri erkeklerin şakaklarına 
kadınların çırpınan dudaklarına 
ve kızların sancaklarına sığınan 
ve benim damarlarımda itişen uykulara 


bir şehrin ortasından tren geçiyor 
o şehirde büyük rüzgâr vardır 
bir oyuncakçı vitrininin önünde 
insanların durdukları ve duruşlarını 
değiştirmedikleri trenle birlikte 
şehrin ortasından oyuncak trenlerin 
cezalandırmış şekilleri 


kendisini buyruk 
vitrine yapışık insanların kafalarındaki 
içlerinden geçerken dönüp bakmadıkları 
durdurup parçalamadıkları 
önüne yüzer ellişer 
yatıp apartman kadar 
ağır tekerlerini üzerlerinden geçerken 
öpüp ağızlarını ezdirmedikleri 


noktanın sonuna kadar 
bir sinir bir can yanmasıyla 
bir parçamı 
bir demir mengeneye 
koyup sıkmak istiyorum mu nedir 
dilimi 


bir acı mı ne gerek 
öyle uykum var ki 
öyle istiyorum ki 


o içinden marşandizler 
şimşek gibi fırlayan 
şehirde hemen 
hat boyunda ilk tahta evde 
derin yatakta 
her an çığlıklarıyla 
uyuyayım kıyametler 
bir ejder geçsin 
öyle tanıdığım 
öyle canımın içinde 


durup gelmeyince 
morfin gibi arıyorum direnmeni 
iğne üzerinde yüzün gelip 
kuşatmıştı beni 
ama düşündükçe Korkmak 
yüzünle geldiğini 


Ve bunları elbette çabucak geçelim sevgilim

Cahit Zarifoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder