23 Temmuz 2025 Çarşamba

ESKİ AHİT


“ İslam Allah’la insan arasında bir vuslattır. Allah Allah olarak, insan insan olarak.”


                                                          İslamı Anlamak

                                             Frithjof Schuon


.........



AMEL DEFTERİ


Gel dedim Seçkin’e, güzel bir şarkı var birlikte dinleyelim. O otursun koltuğa, benden de eski koltuğa, romanını okusun, ben arada ona bakıp sustuklarımın muhatabını göreyim karşımda. Ferdi Tayfur’u o da sever. Yani şarkıları gibiyse Ferdi. Bu bana iyi gelir. O romanı okurken ben de şarkılara hayal uydururum. Bazı saçlar ve öfkeli bakışlar geçer üzerimizden. Bazı ayetler. Bazı yanlışlıklar. Şarkılar temize çeker yanlışları nasıl olsa.

 Biz ki şu ayetin gölgesinde geçiririz titreyen ömrümüzü:

“Allah’ı, Allah oluşunun gerektirdiği şekilde tanıyıp takdir etmediler.” Zümer, 67.

Dedemi hatırlarım. Ki bana yaptığı namazla ilgili her nasihati şu kulluk cümlesiyle bağlardı: “BİZİM BAŞKA NEYİMİZ VAR?!” Bu ayet hem Kur’an’ın hem İslamın özüdür aslında. Aklıma gelmişken yazıvereyim. Nihat Genç, öfkeli konuşmalarının bir yerinde her zamanki gibi maneviyat limanına demir atıp şunu demişti: “ Anayasa’nın başına ve sonuna Allah Kerim yazalım.” Çok güzel bir teklif. Keşke yazılsa. Bunun laikliğe zarar vermeyle falan ilgisi de yok. Bu bir ufuk meselesidir. Murat Menteş’in “ İnşallah demeyen paranoyaktır” dizesi de bunların yanında anılsa gerek.

Ferdi şarkıları çalıyor bir yandan. Ya bu şarkıların uyduracağı hayali hatıralar da bir ihtiyaçsa? Nerelere uçulursa uçulsun önünde sonunda kalbimizin bir yerinde bu tür dinleyişlere yer var. İnsan yaşadığından emin olmak için dinler bazen müziği. Kanıt arayışı da denebilir. Seçkin, romanın içinde kaybolmuş gibi görünüyor. Ben onun yaşadığının ispatı gibiyim masa başında.

Neden çocuk yapar insan? Sevmek için. Peki, Allah bizi neden yarattı? Sevmek için. Çünkü biz kendimize ve hayatımıza yazık etmesek zaten o sevgiyi bulacağız başımızın üstünde bir hale gibi. Cehennemden söz eden ayetler korkutmamalı kişiyi. Çünkü Allah kulunu “ateşin yoldaşları” olmaktan korumak için her türlü üslupla anlatıyor “ Allah oluşunun gerektirdiği şekilde” anılması lazım geldiğini. Ben bu hikmeti anlar gibi olduğumu düşünüyorum. Anneler çocuklarını daha büyük belalardan uzak tutmak için bazen korkutmazlar mı? Bakın ayet ne diyor: “Küfürde direten ve kâfir olarak ölenlere şöyle seslenilir: “Allahın size olan buğzu, nefreti sizin şu anda ( cehenneme girmeye sebep bizzat kendiniz olduğunuz için ) kendinize olan buğz ve nefretinizden daha şiddetlidir. Çünkü siz imana çağrılıyor fakat inkârda diretiyordunuz.” Mümin, 10.

İnsan arabesk şarkıları dinleyişini bile tefekkür yüklü anlara çevirebilir. Bunlar, insanın “olamayışının” süslü halleridir. İnancın yanından bile geçmeyen sızılar olsa da insanı bir yere taşırlar. Sabah ezanına yakın koyu mavi bir göğün yakınlarında her şey billurlaşır. Herkes duasını aramalı ve bulmalı. Duanın ne olduğu ve nasıl olması gerektiği hususunda berrak bir zihne kavuşulmalı. Kaderine talip olmalı kişi, layık olmalı. Yoksa dua etmeyi hep Allah’tan bir şey istemek zannedenler, zaten O’nun verdiklerini göremeyenlerdir. Verdiklerini hayatımıza nasıl yerleştirdik ona bakalım, yani İŞİMİZE!

Edebiyat, Allah’la kul arasındaki perdelerden de olabilir. Bu tuzağa yakalanmak da oldukça kolaydır. Sezai Karakoç’a “Sadece edebiyat da olmaz” dediğimde Üstat, “ Evet, sadece edebiyat da olmaz” dediydi.

 “Allah’ın Kur’an’daki ve kâinattaki ayetleri konusunda ancak küfürde ısrar edenler tartışma çıkarır. Fakat onların şehirlerde zahiri bir hâkimiyet içinde çalımlı çalımlı dolaşmaları seni aldatmasın!” Mümin 4.

“ Büyüklük taslayan, iman etmeyi kibrine yediremeyenler için Cehennemde yer mi yok?!” Zümer, 60.

 Seçkin uykuya gitti.

Eski şarkıları güzeldir Ferdi’nin. Tamam, olan olmuştur. Ama ömrümüzün aşka ayrılan payı da vardı. Aşklarımız kurulurken de yıkılırken de anneden, çocukluktan, inancımızdan bir şeyler taşırdı.

İşte, o aslında neydi, onu yaşamayı unuttum!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder