29 Mayıs 2019 Çarşamba

ne ileri ne geri



Ne ileri, ne geri;
Kimlerin var haberi
Benim sonsuz dünyamdan?
Belki sabahtan beri
Ve belki de akşamdan,
Bakıyorum bir camdan,
Renk renk billur ehramdan,
Haberim yok, rüyamdan,
Ne geri, ne ileri!

İskemle düşmüş, bırak,
Açma, çalsın çıngırak!
Geçen trenlere bak;
Rüyada bir kabartma.
Onlar gidiyor ama,
Kalıyor dumanları.
Tirenler götürüyor,
Kendi gölgelerinden
Kaçışan insanları.
Tirenler götürüyor,
Dağdan dağa sürüyor,
Kendi gölgelerinden,
Başsız gövdelerinden
Kaçışan insanları...
Ve rüzgâr üfürüyor,
Geride dumanları.
Ve rüzgâr üfürüyor,
Kaynaşan ummanları.

Vaz geç onlardan vaz geç!
İstediğim bu değil;
Ve o değil, şu değil.
Eğil, ruhuma eğil!
Bin hayal içinden geç
Ve benim hülyamı seç!

Bak, şu ağaçlı yola,
Bize doğru geliyor.
Orda üç kız kol kola,
Bize doğru geliyor.
Kömür tozundan ince,
Su gibi şeffaf gece,
Doldurmuş yüzlerini,
Silmiş pürüzlerini.
Kalmamış, Meryem gibi
Yüzlerinde kırışık;
Ve o Bâkirem gibi,
Yüzleri birer ışık,
Vücutları bir âhenk.
Öyle hafif ki, onlar,
Elimizi uzatsak,
Havayı kımıldatsak,
Üçü de titreyecek,
Bir âhenk gibi ürkek,
Havada eriyecek.

Başka ses, ayrı biçim,
Ne de istiyor içim,
Kapının kenarına,
Parmaklık duvarına,
Bir genç aşık otursun.
Tel tel sazını kursun,
Karanlıkta başbaşa,
Gömsün başını taşa.
Ve derin, sıcak, uzun
Şarkısını okusun.

Tirenler gitmeseydi.
Yolda gezen kızları,
Rüzgâr eritmeseydi.
Döşekler yalnızları,
Dürtmese, itmeseydi.
Şarkılar bitmeseydi.

Bu çözülmez bilmece;
Hep sayı, harf ve hece...
Peçe üstünde peçe...
Böyle aynı noktanın
Üstünde saatlerce,
Benliğime eğilsem,
Sabah, akşam ve gece,
Ortasında odanın,
Karanlıkla çevrilsem,
Bir çözülmez bilmece;
Hep sayı, harf ve hece...
İçinden bu kafanın,
Fâni dünyayı silsem.
Dünyalar nice nice;
Yavaşça ölebilsem,
Yeni baştan dirilsem,
Duysam, görsem ve bilsem!
Ne ileri, ne geri,
Ne geri, ne ileri!..



1934

24 Mayıs 2019 Cuma

cummings reis


cennetler varsa eğer (tek başına) edinecektir annem
birini. Bir hercai menekşe cenneti değil bu,
kırılgan bir inciçiçeği cenneti de değil ama
bir kızılkarası güller cenneti olacaktır o

20 Mayıs 2019 Pazartesi

yıkandıkça azgınlaşan bir ateş gibi


Adını doğruyorum. Bir yalnızlığı doğrar gibi doğruyorum adını
Yatılı bir okulun bahçesinde.  Hüzne ve acıya boşalan
Gizli işsizliklere. Yapraklara ve öğretmenlere dokunmadan. Korkuluklara.
Sessiz ve tenha adımlarla. Gizliliklere ve gizlenmeğe alışarak.
Adını soyuyorum. Bu kenti dize getirmek için.
Bu kenti ve her şeyi. Soyuyorum adını. Geriye bir kimsesizliğin kalıyor.
Onu alıp yüzüme gözüme sürüyorum. Kalbime.
Hiç uğrak vermeyen kalbime.  
Adını kesiyorum. Yalaz bir bıçakla.
Ustura ağızlı bir Hartlap bıçağı. Maraş yapısı. Bazen Diyarbakır’da rastlanır gölgesine.
Adını kesiyorum. Bir yalnızlık doğuyor ötgür.
Ötgür bir gece yaşıyorum.
Bir yasağı bütün hıncımla boğuyorum. Yanlış bir devletin yasağını.
Yerin altına girdiğimizde. Yeri üstümüze çektiğimizde.
Yaklaşsın annemiz uzak sesiyle.
Derimin tehlikelerine dokunuyorsun işte.
Bir ağaç büyüyor. Gür. Bir kuş ötüyor. Öt
Ötgür bir gece yaşıyorum.
Bu kentin ortasındasın. Şımartılmış otomobillerin arasında
Gözlerinle bir çıkış yolu arıyorsun
Oysa ben senin direnişini bilirim
Yıkandıkça azgınlaşan bir alev gibidir.
Bilirim. Vakitlerden bir kan vaktidir.
Bir yenilgi haberi kamçılanan sulardan.


Diyorum bu kentin ipleri kimin elinde.
Diyorsun elleri olmayanların elinde.
Diyorum ağaçlar neden büyütür acıyı. Sanki neden.
Diyorsun hiç savaş sağlanır mı savaş vermeden.
Diyorum balkonlara gerili ipler
Hangi ölümün çamaşırlarını bekler.
Diyorsun bu kentin bir yüzü sulara dönük
Bir yüzü bize
Bu kenti her gece ay emzirmese
Sulara kapılıp gideriz ay emzirmese
Bir mızrak gibi geçiyoruz geceden
Sulara kapılsak nolur geceden


Yankımızı tutsak. Duvarlara çarpa çarpa büyüyen.
Tutsak “tutsak “ özgürlüğümüzü. Duvarlara çarpa çarpa büyüyen
Birbirimizi tutsak. Birbirimize tutsak olsak.
Bir köye ilk kez birlikte gitsek.
Saçların saçlarıma karışsa yüzün yüzüme
Bir çocuk defterini düşürmese. Hayatın kaçağı.
Evler üstümüze üstümüze ürümese. İnsanlar.
Çıkarsak ülkemizin tarihinden bir yanlışı.
Tarihî bir yanlışı. Geriye kalan nedir.
“Batı notları” ve mavi bir gecenin barışı


Bir ağıtı büyütüyorum. Ağıtla yıkanmış bir geceyi (büyütüyorum.
Bütün geceleri büyütüyorum.  Ağıt yakmak ulusuma (vergidir.


Bütün ağıtları yakıyorum.
Yeni ağıtlar doğuyor küllerinden.
Adın kalbimde kanıyor.




Alaeddin Özdenören
                



12 Mayıs 2019 Pazar

pir sultan abdal


Bir güzelin aşığıyım erenler
Onun için taşa tutar el beni
Gündüz hayalimde gece düşümde
Kumdan kuma savuruyor yel beni
Al gül olsam al gerdana takılsam
Kemer olsam ince bele sarılsam
Köle olsam pazarlarda satılsam
Yarim deyi al sinene sar beni
Abdal Pir Sultan'ım gamzeler oktur
Hezaran sinemde yaralar çoktur
Benim senden özge sevdiğim yoktur
İnanmazsan git Allah'a sor beni