Şundan emin olmak lazım: yazdıkça, boşlukları doldurdukça, başka türlü ele geçirelemeyecek alanları, hayatları fethettikçe, Faulkner in yüzünde görünen o fatih tebessümü belli belirsiz, o içsel rahatlık, hayata hatta bize tepeden bakan o gözler, o gözlerdeki muzaffer ışıltı, pek çok kaybın yerini doldurduğu varsayilan enginlik yüzdeki, ben de bu hayatı yazarak yaşadım belki iki kere yaşamak oldu bu, belki bilinen anlamda hiç yaşamamak ama elimden dilimden gelen bana yetti, yetmedi kendime bir ülke kurdum, orada tanrı da bendim, şeytan da, bu kiyafetim pipom arkadaki karanlık ağaçlar uzak ama yazdıkça anladığım gökyüzü ve ben yıllar önce böyle baktık baktım bakmıştım, sonraya baktım şimdiyi şiire bakan cümlelerle kanırtırken ve oldukça güçlü bir kavrayış olduğunu iddia edebilirim, düz yazı ve şiirin birbirine girdiği cümleler gibiydi hayat hayatım eserim...
Amerika taşrasina ihanet eden bir canavar gibi yutarken insanlarını ben bir denge aradım kurdum kahramanlarımı yazarken, masamda daktilomda beynimde odamda ellerimde ve sonra onları oraya şefkatle bıraktım savrulan zamanın ortasından zamansızlığın sayfalarına. ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder