31 Mayıs 2015 Pazar

dört palto



Edebiyatseverler Gogol’ün “Palto” hikâyesini hatırlayacaktır. Silik kişilikli, yoksul bir küçük memur olan Akakiy Akakiyeviç’in bin bir zorlukla diktirdiği palto çalınır.

Adam görünürde soğuktan fakat daha çok paltosunu ararken uğradığı aşağılanmadan dolayı ölür. Ölümünden sonra sokaklarda dolaşan hayaleti insanların paltolarını alır. Bu sade hikâye Rus edebiyatında gerçekçiliğin kapısını açar. O kadar ki Dostoyevski onun etkisini işareten “Hepimiz Gogol’ün ‘Palto’sundan çıktık” der.

Bizim edebiyatımızdan ilk anda üç palto geliyor aklıma. Gerçi bunlar doğrudan yazarların hayatından çıkma paltolar ama işaret ettikleri mana Gogol’ün “Palto”sundan daha az etkileyici değil.

İlki Yahya Kemal’in paltosu: Yahya Kemal, Nazım Hikmet’in annesi, güzelliğiyle meşhur Celile Hanım’la büyük bir aşkı paylaşmıştır. O sıralarda Bahriye Mektebi’nde okuyan genç Nazım Hikmet’in hocası olan Yahya Kemal, özel hoca olarak da eve gelip gitmektedir. Fakat Nazım bu aşkı fark eder ve Yahya Kemal, bir gün evden çıkıp yürürken sağ elini paltosunun cebine soktuğunda bir not bulur. Nazım Hikmet yazmıştır: “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz.”
Kıskanç, vehimli ve kendisini evliliğe hazır hissetmeyen Yahya Kemal’in Celile Hanım’a bir özür mektubu yazarak büyük aşkı bitirmesinde bu notun da payı olmalı. Mutsuz bir evliliğin ardından ikinci evliliğini yapmak üzere bir genç kız gibi çeyiz hazırlayan Celile Hanım’ın ise çok sarsıldığı ve uzun süre kalmak üzere Paris’e gittiği anlaşılmaktadır. Nikâh evrakını bile tamamlayan Celile Hanım’ın uğradığı hüsran üzer bizi. Yahya Kemal’e kızarız için için. Fakat o da az bedel ödememiş, ömür boyu evlenmeyen şair, kendisini yalnızlığa mahkûm etmiştir.

İkinci palto Haşim’in: Kadınlarla ilişkisi hayli problemli olan Haşim de –geçirdiği iki çok kısa evlilik ve bir nişana rağmen- edebiyatın yalnızlarındandır. Onun bireysel şiiri ile yaşantısı arasındaki bağlantıları arayan Asım Bezirci, Haşim’in kendisini yakışıklı bulmayışına da değinir ve “Başım” şiiri üzerinde durur. Bilindiği üzere Haşim, bu şiirinde dışarıdan bir göz olarak kendi fotoğrafına bakar ve seyrettiği başta güzellikten çok çetinlik ve mihnet bulur. Nişanlı olduğu sırada yemeğe davet edilen Haşim’e müstakbel kayınvalide mükellef bir sofra kurar. Özellikle uskumru dolması Haşim’in iltifatına mazhar olur. Anlaşılan o ki, iyi niyetli kadın, damadına bir sürpriz yapmak ister ve bir kâğıda sardığı üç adet uskumru dolmasını gizlice Haşim’in paltosunun cebine koyar. Ertesi gün Haşim vapurda elini cebine soktuğunda kâğıdı yağlanmış paket içinde uskumru dolmalarını fark eder. Hayatı da saf estetik ölçülerde yaşamak istediğinden olacak bu hareketi çok bayağı bulur ve nişanı bozar. Oysa gerçekten sevilen bir nişanlıdan insanı ne vazgeçirebilir ki? Aşk meşk babında cesur olmayan Haşim acaba bahane mi arıyordu?

Üçüncü palto Akif’inki. Bundan daha önce de bahsetmiştim, defalarca yazsam yine bıkmam. Akif, bir milletin varlık yokluk savaşı verdiği o günlerde I. Millet Meclisi’nde Burdur mebusudur. “İstiklâl Marşı”nın güfte yarışmasına para ödüllü olduğu gerekçesiyle girmemiş, Hamdullah Suphi’nin ödül meselesinin bir şekilde halledilebileceği sözü üzerine kabul etmiş ve o ihtişamlı şiiri yazmıştır. Nitekim güfte yarışmasının birincisine vaat edilen ve o gün için ciddi bir meblağ olan beş yüz liralık ödülü bir hayır derneği olan Darülmesai’ye bağışlar. “İstiklâl Marşı” güftesinin kabul edildiği gün Meclis’e gelen Akif’in cebinde bir arkadaşından borç aldığı iki lira vardır ve sırtındaki palto, Baytar Şefik Kolaylı ile nöbetleşe kullandığı paltodur.

Şaşılacak bir şey yok aslında. Akif ki Milli Mücadele’ye katılmak için yanında oğlu Emin’le yolun büyük kısmını neredeyse yürüyerek Ankara’ya geçerken taşıdığı pakette Sebilürreşad’ın klişeleri ile tek kat çamaşır vardı. Yazdıklarıyla yaşadıkları arasında mesafe olmayan, fikri ile zikri bir Akif samimidir. Samimiyet ise her zaman saygı uyandırır ve bana göre Gogol’ünkü dâhil palto hikâyelerinin en güzeli Akif’inkidir.


Nazan Bekiroğlu


fotoğraftaki gariban: orhan veli


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder