25 Mart 2019 Pazartesi

kendi hayatının pınarı: köpeklerin kalbi







Köpeklerin Kalbi, Süleyman Unutmaz’ın Fena’dan (2015) sonra yayınlanan ikinci şiir kitabı. 2000 kuşağı şairi olan Unutmaz, yeni kitabıyla şiir yaşamındaki bu kıymetli yürüyüşüne devam ediyor.

Köpeklerin Kalbi, beş bölümden oluşuyor. Kitapta 40 şiir mevcut. Şair, Fena kitabında olduğu gibi kitabı bölümlere ayırırken oldukça iyi başlıklar seçtiğini görüyoruz: “Allah’ın En Güzel Yalnızlığıydım”.

Şair, kitapta geçmişinin karşısına geçiyor. Bir yüzleşme gerçekleştiriyor da diyebiliriz. Geride bıraktıklarına, karşılaşmaya fırsat bulamadıklarına ve içinde kalanları bir bir döküyor. Onların gözlerine bakarak yeni bir diyalog başlatıyor. Bunların kim olduklarını okuyucuya bırakarak yazımıza devam edelim.

Süleyman Unutmaz yüksek sesli bir şair. Sesi uzaktan duyulan bir pınar gibi akıp gidiyor. Bu yükselen sesini şiirlerinde rahatlıkla görebiliyoruz. Kitaptaki birçok şiir bu minvalde yazılmış. Muhtaç adlı şiirin ses ve ahenk bakımından diğer şiirlerden daha ön planda bulunduğunu söylemek mümkün. Yüksek sesle okuyabilirsiniz.

Şairin dil kullanımındaki ustalığı, onu bulunduğu kuşağın içerisinde önemli bir yere koymaktadır. Türkçeye olan yatkınlığı heyecan veriyor.

Çoğu şairde karşımıza çıkan temel sorun dil kurmadaki yapaylıktır. Şiirlerinde samimi bir dil kullanan Unutmaz, aynı zamanda dilini estetik bir hazza yöneltmiştir. Şair, “Kelimeler Yalan” dese de en çok kelimelere inanıyor. Çünkü sığındığı kalenin tek gölgesidir kelimeler..
Şair, Fena’daki Kürt adlı aşk şiirinden sonra Köpeklerin Kalbinde de devam ediyor aşk şiirlerine. Kübra adlı şiirin başlığını değiştirdiği dikkatimizden kaçmıyor. “Sevgi ve Sefaletle” adını alan şiir, “salihat-ı nisvandan kübra hanımefendi’ye” şiiri ile birlikte karşısındadır okurun.

Şair,  “salihat-ı nisvandan kübra hanımefendi’ye” şiirinde pek sık rastlanmayan bir teknik kullanıyor. Turgut Uyar’a ait olan “salihat-ı nisvandan saffet hanımefendi’ye” şiiri ikili dize şeklinde yazılmıştır. Her mısrasına yeni bir mısra ekleyerek şiiri baştan yazıyor Unutmaz. Onun bu ustalığı ile şiir yeni bir ses kazanmış oluyor. Şair’in, Turgut Uyar’a yakın olduğunu söylersek yanılmayız. Hatta “salihat-ı nisvandan kübra hanımefendi’ye” şiiri Unutmaz’ın üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu düşünüyorum. Uyar’ın bu şiirindeki aheng ve söylem tekniğine Unutmaz’ın şiirlerinde de rastlıyoruz.

Kitaptaki yabancı kelimeler ilgimizi çekiyor. Bu kelimelere bakacak olursak; Alabama, romans, trahom, zent-aras elt picium, olvium paes, inatatea, morium, cressium.

Şairin, Fena kitabında olduğu gibi Allah ve Tanrı’yı kullanım tercihi dikkatimizi çekiyor. “Tanrıya oturmaya gitmiş bütün serçeler” (s.11), “ellerini çarmıh yap bana tanrım, ve geri dönsün isa” (s.33), “Gül olsa, kanasa, hemen tanırım Tanrım” (s.66). “Allah’ı hatırlatan mana” (s.13), “Sana ve Allah’a sessizce inandım” (s.24), “İlk namaz ilk aşktan daha güzel, Allah’la karşılaşmak” (s.31). Şair, manevi söylemde Allah’ı, maddi söylemde ise Tanrı’yı seçiyor. Bize iki temel kaideyi özetliyor. Tevekkül ve nefis.

Şairin nefsi ile olan mücadelesi de yer buluyor mısralarında: “Şehvetimin yatağı paslı efendim”, “Tıka basa aç kalktım balkan lokantasından” (s.20-21).

Unutmaz’ın şiirlerinde İstanbul’un birçok semtine uğrayabiliyorsunuz. Bunların bazılarına bakacak olursak: “Buradan Galata’ya kaç kere gider insan”, “Buradan Saraçhane İstanbul yokuşları”, “Buradan Sefaköy’e selam söylüyor rüzgâr” (s.11), “Toz kaldırdım Caddebostan’da” (s.21), “Halkalı’dan uzaya kalkan trenlerden iniyorum dünyaya” (s.28), “Binlerce kalp çarpıyor Üsküdar’da iyi bak”, “Sen Balat’ta bir kedi sev bu bütün şehre siner” (s.50), “Sıraselviler’de bir kilise buldum bütün dinlerden” (s.82).

Bugünün ve geleceğin şiirini yazıyor şair. Yıllar sonra bile kendinden söz ettirecek şiirlerin hevesindedir. Kitaptan seçeceğimiz, özellikle; Bize Şiir Yazsana, Muhtaç, Eski’den Oğul, Türkiye şiirlerini bu yaptığımız tanımın içerisinde kabul edebiliriz.

Şairin beslendiği kaynakları belirtmeye çalışmaktan ziyade, kendi hayatından ilham aldığını söylersek yanılmış olmayız. En çok kendisiyle yaşıyor şair. Şairlerin kendi hayatlarından şiir dünyalarını kurmaları zordur. Bu az rastlanan durumu kıymetli buluyoruz.

Süleyman Unutmaz eserini yayına hazırlarken ne söylemek istediğini, nerede durduğunu bilen bir şair. Daha önce dergilerde yayınladığı şiirlerinin sadece bir kısmını almasını, kitabın hüviyeti açısından önemli görüyoruz.

Köpeklerin Kalbi birçok çağrışıma sahip. Sebebini belirli bir duruma indirgersek, şairine haksızlık olacağı düşüncesindeyiz. Yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi şair geçmişiyle bir yüzleşme gerçekleştiriyor. Peki, geçmişle başlayan bu geçiş süreci, onların karşısına geçtiğinde bitecek midir?

Tayfun Doğan
İtibar 89



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder