21 Eylül 2018 Cuma

10.07.2017



Geçen gün bir şeyi çözdüm. Bu çözdüğüm şeyi unutmamak için bir yere not almam gerekiyordu ancak aksi gibi şarjsızdım. Bir ara yol üzerindeki bir bakkala girip kalem kağıt almayı düşündüm. Sonra bir kırtasiyeye denk geldim. Fakat kapalıydı. Daha doğrusu kısa süreli kapalıydı yan dükkandan esnaf yardımıma koştu. Birazdan gelir ne lazımdı diye sordu. Kalem kağıt dedim, kendi dükkanından getirip verdi. Ne var ki neyi çözdüğümü çoktan unutmuştum. 5 10 dakikalık bir hafızam var. Bunu balıklara benzetebilirdik ama onedioda okudum öyle bir şey de yokmuş. Hatta bazı balıklar epey uzun süre bir şeyleri akıllarında tutabiliyormuş o kısmı fazla okumadan geçtim. İşte hayat. Yine akıp gidiyor. İlhan İrem'in böyle bir şarkısı olması lazım. Yok ise mutlaka yapsın.
//////


2003 ya da 2008 galiba, 3 ile 8 birbirine benzediğinden net hatırlayamadım şimdi. O zamanki en yakın arkadaşlarımla bir parkta oturuyoruz. Sanırım en yakın iki arkadaşımlayız. Onlarla şimdi görüşmüyorum baktığımızda insanoğlu çok nankör.
//////


Aslında turp alacaktım, hazır giyinip çıkmışken bir de teyzemlere uğrayayım dedim. Karşıda oturuyorlar anadolu yakasında yani. Neyse metrobüs filan derken evlerine vardım, karşıdan da teyzem geliyor elinde poşetlerle. Beni görünce önce epey şaşırdı sonra özgür diye sorarcasına adımı söyledi. Teyze, dedim sorarcasına. Şeyi anlatmak istiyorum, o kadar yol gidip hiçbir şey olmayan yerler. Teyzemi seviyorum da, genel seviyorum düz. Allah uzun ömürler versin tabii anne yarısı sonuçta.
//////


Babama sigara içtiğimi söylediğim ilk an denizin ortasındaydık. Bir yandan ikimiz de yüzme bilmiyoruz, üzerimizde turuncu yelekler. Bu o zamanki ido'lardan ikisi çarpışmıştı. Crash yani. Nasıl kurtulduk, babam sigaraya başlamama ne dedi hiçbirini hatırlamıyorum. Tek hatırladığım deniz suyunun düşündüğümüzden de tuzlu olduğu.
//////


Çalıştığım ajanslardan birinde gerizekalı bir herif vardı. Kişisel gelişim kursuna gidiyordu. Bu bir toplantıda müşteriye beden dili filan bir şeyler anlatmaya başladı. Sunum yapıcaz bekliyoruz bunlar müşteriyle tekrar tokalaşıyor daha sıkı diyor biri, öteki şöyle olursa ölü balık tutuşu deniyor gibi tuhaf şeyler anlatıyor. Böyle böyle on beş dakika kadar geçti. Ben sıkıntıdan elifbayı söktüm. Bizim diğer arkadaş kurdeşen döktü. Diğer arkadaş gerizekalı olanı dövsek mi diye sordu eğilip. Olabileceği konusunda hemfikir olduk. Bizimkini müşterinin elinden çekip odanın ortasında bir güzel dövdük. Bu kaba tavrımız müşteri tarafında pek hoş karşılanmadı ve bizi plazadan dışarı attılar. Fakat nasıl atma. Yere döküldük diyebilirim. Güvenlikler bize yunanmışız gibi davranıyordu. Gerizekalı arkadaşımız güvenliklere bu yaptıklarının görev tanımlarında olmadığını anlatmaya çalışıyordu. Güvenlikler anlattıklarını pek kale almasa da dönüp gittiler. Zannedersem dava filan açarız başlarına bir şey gelir diye çekindiler ne var ki dava açacak yerlerimiz felaket ağrıyordu. Ben ekmeğimi kazandığım ellerimin üzerine düşmüştüm. Yaklaşık 1 ay tek kelime yazamadım. Hayatımın en güzel 1 ayıydı. Ücretli izinlere bayılıyorum.
//////



göreçki

1 yorum: