25 Haziran 2014 Çarşamba

sekte





bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim. hasta ziyareti. ziyaretin ardından sanırım ondan bir şeyler kaptım ve ben de hasta oldum. derken bir arkadaşım beni ziyarete geldi. bir hafta sonra ben iyileşmiş ancak bu sefer o hasta olmuştu. ilk hasta arkadaşımla o arkadaşımı ziyarete gittik, korkunç bir döngüye girmiştik. ilk arkadaşım yeniden hastalandı. böylelikle üç ay filan okula gitmedik. raporlarla sınavlara girsek de dersleri derste dinlemediğimizden sınıfta kaldık. bir sonraki sene üçümüzü aynı sınıfa aldılar. artık hiçbirimiz hasta değildik ancak bu sefer de bizimle ilgilenecek öğretmen hasta olmuştu ve üç ay kadar gelmedi. eğitim hayatımız resmen sekteye uğradığından kumara bulaştık, kötü şeylere yöneldik. ben küfüre filan başladım. kartların aynı yüzünde aynı futbolcu denk getiren kazanıyordu. yüzümüz kir pas içindeydi. ailelerimiz bizi reddetti, üç ay kadar yurtdışına kaçtık. bir şileple. dilini bilmediğimiz adamlar bizi yunanistan yakınlarında denize döktü. neyse ki madem yenildik bir kere daha yenilelim dedik ve yüzerek meksika’ya sığındık. daha doğrusu iltica talebinde bulunduk. meksika hükümeti bu konularda hassas. süreç epey kısa sürdü, bir gün. sonucunda yabancı dil bilmediğimiz için kabul edilmeden yurda teslim edildik. büyük bir tırın kasasında. kasada bizden başka aşırı kurutulmuş deniz ürünleri bulunuyordu ve sıkış tıkıştık. aklımıza kurutulmuş deniz ürünlerini yiyerek daha geniş bir kasaya çıkma fikri geldi. yaptık da. karınlarımız kocaman olmuştu lakin bu hemen hemen aynı oranda yer kaplamamız anlamına da geliyordu. yaklaşık iki ay kadar tırın içinde o kıta senin bu kıta benim dolaştık. ürünleri yediğimiz için bir türlü peşimizi bırakmıyorlar, denk geldiğimiz iyi şoförler ise bizi güneşe çıkarıyorlardı. allah onlardan razı olsun. ben ömrümde gökyüzünün bu kadar mavi olduğunu ilk o zaman fark ettim. baya şaşırdım, arkadaşlarıma durumu aktardım. onlar da hak verdi ve intihar konusunda sözleştik. plana göre kafalarımızı tırın kasasına vurmak suretiyle kendimizi katledecektik. ilk denememizde şoför kafa seslerimizi duydu, tırı durdurdu ve kasanın kapılarını açıp bizi eşşek sudan gelinceye kadar dövdü. yorgunluktan intihar edecek enerjimiz bile kalmamıştı. tek istediğimiz okulumuza geri dönüp okul içi ve okul dışı davranışlarımızla çevremize örnek olmaktı. ancak hayatta bazı şeyler insanın istediği gibi gitmiyor. o öğretmenin hasta olması filan.



özgür göreçki

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder