18 Aralık 2013 Çarşamba

elhan-ı şita

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş 

         Gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar…

Ey kulûbün sürûd-i şeydâsı,
Ey kebûterlerin neşideleri,
O baharın bu işte ferdâsı
Kapladı bir derin sükûta yeri
         Karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar!


Ey uçarken düşüp ölen kelebek
Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek
         Gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar;


Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ’şın üstünde şimdi ey mürde
Başladı parça parça pervâze
Karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar!


Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
        Gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar.


Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,
Şimdi boş kaldı ser-te-ser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân! -
Son kalan mâi tüyleri kovalar
       Karlar
Ki havada uçar uçar ağlar!

Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter…
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!


Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! -
Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid…
Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek.

Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd!

Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar


Bir bâd-ı hamûşun Per-i sâfında uyuklar
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar,


Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân,
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân,


Karlar... bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun,
Karlar... bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun...


Dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök,
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök:


Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi!…

Cenap Şahabettin
( 1870 -1934 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder