20 Temmuz 2013 Cumartesi

kırk yaşlarındaki bir adamın konusu




karşılaşabildikse
ağzını kullan ve lütfen sor:
- nasılsın
cevap veriyorum
- bulanık
yıllar
gerçekler
birini söyle
kimden sorsak sevginin saklambaçlarını
bir böcek bakışı yassı
göğsümüzün gergefinde
yıllar yirmi yıl açmış arayı
mantığı öldüreceksin
bir sabah
bir ferman kaleme alarak:
tarihi yıkmalıydık
ırkları ve suçları yakmalıydık
kalbi alışverişten almalıydık
kırk yaşlarındaki bir adamın konusuna bakmalıydık
anlatsana bir serçe daha:
önce bir mektup: satırların arasına yatmışsın bir bomba gibi
dehşet bir ses tonu çıkarıyor aklım
serçem bu
avuçlarımda tanelerini arıyor merteliğin
bir sesle bir sevinç
biricik bu diye bağırıyorum biricik
tellerin içinden toparlayan yakamı
ekim onüç bir yanılma bir salı
saat onotuz: ses
yorgun
ciddi
beklemeden kulenin altından işleyen oyukları
kirişleri baltalamakta kirişleri
"devam etmeyecek" .. çıt
sükut! kocaman
postacı sen kaç katlısın
elinde bir balina kanadı
iliklerime dokunuyorsun
postacı sen kaldırımı geçme
ne kadar beklersen o kadar şişecek kemiklerim
şapkanı çıkar at
alnında bir şelale
bir hitit mezarı girintisi
işte ilk kendini öldürme çiçeği miligram otuzbeş toplam
yetmiş - yüzbeş.. tamam.. çıt
aşksa posta aradan çekilebir
"bir olur alalım"
devlet dairelirinden bir cümle
postacı bekle önüme geçme
akıllı kalalım
ilki senden ardından kelimeler
ve bir serçe
kaldırıp başlarımızı
bir hazan yaprağı uçuşuna
yeniden başlayabilir
bir çokları komşular vatandaşlar ırkdaşlar falan
gong seseleri çanlar teneke gıcırtıları yırtılan çelikler
bir kartal gagası. daha
bir mızrak boyu daha
postacı çekil
bu eller birleşti bir kere
tellerde kulaklar durma gel
seni kocaman ağzın için tutuyorum
doğruyu ezberler yineler
elmacık kemiklerinde kızarmış bir volkancık çağı
içimde bir çalkantı alıyorum
ondört ekim bir yanılma daha bir salı
saat sabah:
ses
cıvıltı
al sana bir acı
kenarları yırtık ve çok ağrıtması
sayfa üç
sayfa başlıyor daha ilk kahvaltısında mütarekenin
çiçek serçeyi ağırlıyordu yapraklarında
arkamdan
o bir erkekle
kartallara uzandı
dedirtebilir misin
bir genç döşüme bir ad işledi
mor kırmızı ve pembe küçük
çiçek motifleriyle
bazı fotoğrafları karartıyor içim
işıklar bir adele parlatıyor kuzgun
bir kaç yılda değil
bir kaç gün içinde
binbir çarpıp çekilişin
şimdi evet şimdiyse hayır
sus
çıt
heyhat
aralık başları
kaloriferler kükürt çağı
dünya iki can kuşu
soru: ne kadar
- vapurlar kadar cevabı
fokur fokur kaynıyor damarda
koyu bir nalan
akşamları bir doyurucu bir çorba aynı sahanda aynı
dudak mühürleri
simsiyah ağır uzun üzerine
dalga dalga hür
akan saçlar kuş cenneti söğüt bahçesi
ve nihayet şu köşe düşü
yuvarlak üzerinde ağır örtüler
kırmızı elmacıklar açık deniz fenerleri
porselen ince zarif
hayır bu yemek saati değil
bir kuşlar kafilesi akıyor buluşma saatleri

cahit