9 Ocak 2013 Çarşamba

burukluk


melankolisinin üzerine titreyen, iyileşmekten korkan kişi, boşuna çekindiğini, melankolinin devasız olduğunu saptadığında ne rahat bir nefes alır!

*

İntihara meyilli olmak, yasalara saygılı pısırık katillere mahsustur;
öldürmekten korktuklarından, kendilerini yok etmeyi düşlerler,
cezalandırılmayacaklarından emin olarak...

*

"Tıraş olduğum zaman," diyordu yarı-delinin biri, "Tanrı değilse kim,
gırtlağımı kesmeme engel oluyor?"

İman, eninde sonunda, korunma güdüsünün bir hüneriymiş. Her tarafta
biyoloji...

*

Ölümü tozpembe görmeyenin kalbinde bir renkkörlüğü vardır.

*

Cennet'e en uzak nokta olan Paris, yine de ümitsizlik çekmenin hoş olduğu tek yer olarak kalır.

*

Tanrı'nın dahi kurtaramayacağı ruhlar vardır; dizlerinin üzerine de çökse,
onlar için dua da etse.

*

Bazı ebediyet ve ateş nöbetlerinden sonra, Tanrı olmaya niçin tenezzül etmemiş olduğumuzu kendimize sorarız.

*

Üst üste düşüncesizlik edip kendini öldürmeyi ihmal eden kişi, kendi kendine, acıda kıdemli birinin etkisini yapar; intihardan emekli birinin etkisini...

*

Boğucu sıkıntılarımızı yatıştırmak, onları ŞÜPHELERE dönüştürmek -
korkaklığın, o herkese açık kuşkuculuğub bize ilham ettiği strateji.

*

Şüphelerimi zahmetle elde ettim; hayal kırıklıklarımsa, sanki beni ezelden
beri BEKLİYORMUŞ gibi, kendiliklerinden geldiler - temel bir içe doğuş
halinde.

*

Kendi mezartaşını yazan bir yerkürede, terbiyeli cesetler gibi davranacak
kadar ağırbaşlı olalım.

*

Bezginlik anlarında ruhun ve mekanın en alt noktasına doğru kayarız; vecdin çok uzağına, Boşluğun kaynağına doğru...

*

Bir hasta bana şöyle diyordu: "Benim acılarımın neye hayrı var? Acılarımdan yararlanabilecek, ya da onlarla böbürlenebilecek bir şair değilim ki."

*

Eğer Tanrı'ta inansaydım, kendimi beğenmişliğimin haddi hududu olmazdı:
Sokaklarda çırılçıplak dolaşırdım...

*

Azizler paradoksun kolaylığından öyle çok istifade ettiler ki salonlarda
onları anmamanın imkanı yok.

*

Böyle bir acı çekme iştahıyla kahrolunduğu zaman -bunun sonunu getirmek için- binlerce hayat gerekirdi; ruhların göçü fikrinin nasıl bir cehennemden çıkmış olabileceği anlaşılıyor.

*

Maddenin dışında, herşey müziktir: Tanrı bile sesli bir halüsinasyondan başka şey değildir.

*

Bir iç çekişn evveliyatını izlemek; bu bizi bir önceki âna götürebilir -
Yaratılış'ın altıncı gününe de...

*

Ebediyetin nasıl EVRİM GEÇİREBİLECEĞİNİ anlamamızı yalnızca org sağlar.

*

Tanrı'nın içinde artık ilerleyemediğimiz o geceler; onu bütün yönlerde
katettiğimiz; çiğneye çiğneye aşındırdığımız; içinden, onu ıskartaya çıkarma, dünyayı bir atıkla zenginleştirme fikriyle çıkılan geceler...

*

İstihzanın açıkgözlülüğü olmasa, bir din kurmak ne kolay olurdu! Çalçene
translarımızın etrafına işsiz güçsüz takımının toplaşmasına ses çıkarmamak
yeterdi.

*

Her yerde olma avantajının sefasını süren, Tanrı değil Acı'dır.

*

Çok önemli sınavlarda, sigaranın yardımı İnciller'den daha etkilidir.

*

Suso, İsa'nın ismini yüreğinin üzerine kamayla kazdığını anlatır. Kanını boş
yere akıtmamıştır: Biraz sonra yarasından bir ışık yayılmış.

Benim inanmazlıkta daha büyük bir kuvvetim ne diye yok! Tenime başka bir ismi, Hasım'ın ismini yazıp, onun için ışıklı tabela hizmetini ne diye göremiyorum!

*

Zaman'ın içine yerleşmek istedim; oturulmaz bir haldeydi. Ebediyet'e doğru döndüğüm zaman, ayaklarım yere değmez oldu.

*

Herkesin, "Ya Tanrı ya ben!" dediği bir an gelir; ve girişilen mücadeleden iki
taraf da küçülmüş çıkar.

*

Bir varlığın sırrı ile umduğu acılar birbirini tutar.

*

Dini tecrübe konusunda artık sadece teferruatlı bilginin endişelerini yaşayan modernler, Mutlağı TARTAR, onun çeşitlerini inceler ve ürpertilerini mitoslara saklarlar - tarih meraklısı bilinçler için başdöndürücü olan o mitoslara.
Artık dua etmez olunduğundan, dua üzerine uzun uzadıya yorumlar yapılır. Artıkhayret nidaları yoktur; sadece teoriler... Din imanı boykot eder. Bir
zamanlar, ama sevgiyle ama nefretle, Tanrı'nın içinde maceraya çıkılıyordu;
tükenmez bir Hiçlik iken, artık sadece bir MESELE olmuştur - ve bu durum
mistiklerle allahsızları çok üzer.

*

Her put düşmanı gibi ben de ilahlarımı, döküntülerine kurban etmek için,
kırdım.

*

Azizlik beni tir tir titretiyor: Başkasının mutsuzluklarına öyle karışmak,
hayırseverliğin o barbarlığı, o TEKLİFSİZ merhamet...

*

Sürüngenlik saplantımız nereden geliyor? - Son bir günaha çağrıdan, pek
yakındaki bir düşüşten çekinmemizden olmasın sakın? Hem bu defa, tamiri
imkansız olup Cennet'in ANISINI bile unutturacak bize.

*

Sabah kalktığımda dinleyip bütün gün mırıldandığım cenaze marşının, akşam,
yıpranmış bir halde İLAHİ olarak ortadan çekildiği o zamanlar...

*

Hıristiyanlık, kuşkuculuğu yozlaştırmış olmaktan dolayı ne kadar suçludur! Bir Yunanlı hiçbir zaman iniltiyi şüpheyle bir arada tutmazdı. Pascal'in önünde dehşetle gerilerdi; hele Haç'tan beri tinin değerini düşüren o ruh
enflasyonunun önünde, daha da fazla...

*

Bir azizden de çok işe yaramaz olmak...


e.m. cioran

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder